Sohbet Mekanı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sohbet Mekanı

Sohbet'in En Doğru Adresi Her konu mevcuttur...
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yılmaz Erdoğan Şiirleri

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 8:57 pm

YAĞDIKÇA...

Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul

Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım

Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü
yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
sipariş edildi yeniden

Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım

Kim daha çok yalan söndürdü çay
bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?

Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım

Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı

Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı

Ben...
Yağmur...
Ağladım...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 8:58 pm

YAŞAYABİLME İHTİMALİ


Sanem'e

soğuk ve şehirlerarası
otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama
yeme ihtimalini sevdim.

İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o
zaman) özlemeye başladım herkesi.. Ve bu hasret öyle
uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım
sonra..

Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...

Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık..
Ben doktor
oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu,
pütürlü duvarlara ve Türk Dil Kurumu'na inat bir
Türkçeyle... Ağbilerimizden öğrendik, Ş harfinden
orak çekiç figürleri türetmeyi..

Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu
haber bültenleri..
Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
(Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik
dikenleri saymazsak..)
Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu.. Ve belli bir
saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber
bültenleri.. Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim..
Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım..
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm
sadece..


Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama
sen yoktun.. Ben, senin beni sevebilme ihtimalini
seviyordum, suni teneffüs saatlerinde.. Okul servisi
seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine
götürüyordu.. Ben, senin benimle Tunalı Hilmi
Caddesine gelebilme ihtimalini seviyordum..

Ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.

Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır
gevrekliğini.. Sonra otobüs oluyordum,
kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü..
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş
ovasının yalancı maviliğini.. Otobüs oluyordum bir
süre.. Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum,
yanağım otobüs camının garantisinde..
Otobüs oluyordum.. Bir ülkeden bir iç ülk e ye..
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum...

Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın
listesinin.. Korkuyordum..Sonra iniyordum otobüsten..
Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün
en kısa, ömrümün en çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu
koşuyordum.. Çünkü sonunda annem oluyordum babam
kokuyordum sonunda...

Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim,
çocuk olmaktan..
Ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle birgün Van'daki bir kahvaltı salonunda...
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği)
bir yol üstü lokantasında...
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay
kıvamında bakan Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak
damında..
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli
coğrafyasında olma ihtimalini sevdim..




Ben senin,
beni sevebilme ihtimalini sevdim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 8:58 pm

Adın Bahar’dı.


Kente yalnızlık gelirdi sen uyuyunca
Yüzümde mevsim değişirdi uyandığında
Bilmezdin gizliden seni sevdiğimi
Aşkın içimde solardı adın bahardı

Eteğini koştururdun sokağımızda
Sokak sus pus olur sana bakardı
Bilmezdin gizliden izlediğimi
Gözlerim gözlerinden korkardı
Hatırlıyorum adın Bahar’dı

Sokakta bir bayramdı durakta bekleyişin
Sanki sonsuz bir ayrılıktı okula gidişin
Bilmezdin her sabah seni yolcu ettiğimi
Yüreğim yol boyu ardından ağlardı
Hatırlıyorum adın Bahar’dı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 8:59 pm

Gülüşünde bir mana var,
Saklayamazsın.
Sarılışında ne düşler,
Ne düşükler,
Sakınamazsın.

Aynı yolları,
Kimsesiz mekanları,
Birlikte özleme hasreti...
Yalnızlığımın dert ortağı gastrit...

Gülüşünde bir mana var,
Saklayamazsın.

Bütün iç savaşlarda,
Rehin alındı bu yürek
Kandıramazsın.

Hangi çekilişin
Büyük ikramiyesi bu,
En uzak sevişmelerin
Yeni yetme utancı.
Lakin aşk,
Biraz da utanmaktır yaşamaktan,
Sakınamazsın...
Yeni yetmelik işine gelince:
O zaten hepimizin gizli öznesi
Türkçede var.
Bazı dillerde yok.

Gülüşünde bir mana var,
Saklayamazsın.
Kime niyet kime felaket bu aşk,
Anlayamazsın.

Ödümüz patlıyor acı çekmekten
Oysa;
Biraz da acıdır,
Aşkın mayası.
Kaçınamazsın.

Gülüşündeki manayı saklayamazsın.
Tutunacak yerimiz yok,
Resmi tutanaklarda.

Gülüşünde bin yıllık hasret var,
Saklayamazsın.
..........................
Bu yazık karşılaşmanın
Alnımıza çakılıyor anafikri:

Aşka cesaretimiz yoksa
Başka zaman görüşürüz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 8:59 pm

Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:

bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak

şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar

değişen ben değilim
dönüşen savaş

artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya

yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor
geceleri...

geceler...
yani
Ahmet Haşim in kafiyeleri...

seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus

bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...

işte hepsi bu kadar...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:00 pm

MAVİLERE UYANMAK

yedi iklim geçer,
ağarıp solan güz ışıklarından
yalan pencerelere doğru...

uykularda olur ne olursa
yangınlar,
takvim ziyanları,
gömülü sevdalar...

iksir gibi yayılır
hücrelerimin rehavetine ıslaklığın
düş tüccarları ağır mesaidedir...

uykularda olur ne olursa,
talanlar
ve beton serinliği
inşaat halindeki aşkların...

uykularda ölür ne ölürse,
kıpırdayan su
gülümseyen yel...

yedi iklimin oralarda
kavalını kırmış bir çobandır
gökyüzü,
aklında new orleans
heybesinde caz!

yedi iklimin
bar olduğu yerdedir uykunun
alkol imparatorluğu
kalabalık avındadır bakışlar...

uykularda olur ne olursa,
bitmez efkar kırları
bazı saçlarda
ve ölüm gibi suskunluklar açar
derin kuyularda...

ve şaka gibi
ve sarsak sarsak
ve kımıl kımıl
bir yaşamaktır
MAVİLERE UYANMAK
en kesif karanlıklara kafa tutan
gözlerinin mavisine kuşanmak...

senin kanatların var,
benim köylü yüreğim...
operada tezek kokusu
bu şehirdeki varlığım! ..
beni taşıyacak vesaitim yok
bu caddeüstü sevdada
ellerinden gayrı..
'gayrı dayanamam ben bu hasrete'
ya beni de yitir
ya sen de git
beni götürdüğün yere...
türküleri sev
yalan kahkahalardan uzak dur
canımın suyuyla yıka ellerini..
aklımın maharetiyle giydir
en mavi yerlerini...

senin adın
buzul mavisi!
çünkü mavilerde uyur,
benden sana geçen
sende beni kalkındıran ne varsa!
sevdiğim, açlığımın uzak ufku,
her sabah;
güneşten ne zaman işaret alırsan
ne zaman dar gelirse soluğun
böyle uzun sarılmaklara,
fikrini kurcalarsa eğer
açık korkular,
işte o zaman
mavilere,
mavilere
uyandır beni...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:00 pm

Cemre

gözüme ilişti gözün
içimde infilak saati!
yasak baktın nikotin sıcaklığıma,
bir sigara daha yaklaşıyor bahar...
ellerin yanında değil,
gemiler kalkıyor avuçlarından
bütün limanlara bir telaş,
yaklaşıyor bahar...
deniz altında bir zindan düşü,
ayıp sarılmalar, lanetli öpücükler
bilinmez bir nemrut esrarı
arkadaş dağlar gibi korkusuz korkular...
kekikler yeşeriyor
yaklaşıyor bahar
bir deliliğin eşiğinde
amansız mekansız
sofrasız
yani aç, ilaçsız
ve
hiçbir şiirin eskitemediği
gözlerin,
gözlerimin önünde
el pençe divan...
bahar damarı çatladı toprağın
bir nefes daha yaklaşıyor bahar.!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:00 pm

ÖYLE BAKMA ÇÜNKÜ

Güzel bahçeli bir ilkokulun penceresinden
dünyaya,
hayretihasret ve biraz da
bayat bayram şekeri kederiyle bakan,
aklı canbaz,yanağı al,
sesi çilek aroması
bir çocuk oturuyor
gözlerinde...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 144
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Güzelmiş   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:01 pm

gül-mavi demiş ki:
Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:

bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak

şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar

değişen ben değilim
dönüşen savaş

artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya

yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor
geceleri...

geceler...
yani
Ahmet Haşim in kafiyeleri...

seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus

bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...

işte hepsi bu kadar...

Güzelmiş
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.bilgekaanozkan.tr.cx
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:01 pm

NE GÜZEL

İkimizde seni seviyoruz ne güzel
Olmuş yerlerine bakıyoruz
Bütün aynalarda
ikimizde seni beğeniyoruz ne güzel
mevsimler geçiyor üstümüzden
susuz bir yolculuk
tıka basa dolu mataralar arasında
ikimizde seni seviyoruz ne güzel
söylenmiş sözleri tekrarlamaktan
ve incinmekten yine
eski yaralarımızdan korkuyoruz
ikimizde saklanıyoruz ne güzel
gözlerimizdeki ölü çocukları besliyoruz
bütün gördüklerimizle
ikimizde körüz kendimize ne güzel

sakındığımız yerlerimizden korkular açıyor
iyi niyetli çiçekler kılığında
birbirimize hiç armağan vermiyoruz ne güzel
iz bırakmak istemiyoruz tenlerimizde
evlerimizde
çünkü kolay tespit ediliyor acılar
hemen ele veriyor bizi
uğruna ihanetler verdiğimiz şarkılar
silemiyoruz ne güzel
yüreğimizdeki parmak izlerini
ikimizde seni seviyoruz ne güzel
eski sevgililerimizi
okumaktan ve yazmaktan geçtik
ama dilimize çeviremedik aşk yazısını
okumaktan ve yazmaktan geçtik
cebimizde yaralı sözcükler
ne biriktirdiysek ona vurulduk
entelektüel ay ışıklı akşamlarda

hiç yanmadığı için bitmeyen mumlarımız
işe yaramaz şamdanlarda
okumaktan ve yazmaktan geçtik
ortam iyi koksun diye yaktığımız
aromalı mumların hijyenik ışığında

kendimize o kadar güveniyorduk ki
birbirimize ihtiyacımız yoktu
oysa aşk güvensizlerin işiydi
unuttuk

sakındığımız yerlerimizden ayrılıklar açıyor
zehir zemberek gece kılığında
ama korkmuyoruz
çünkü biz zeki
okumuş
yazmış
zeki
yazanı görmüş
yazmayı seçmiş
okumaktan usanmış
zeki
kendini beğenmiş
zeki
hiçbir şeyi beğenmemiş
deneyimli
bilgili
zeki

çok şey öğrenmiş
öğrendiğinden fazlasını öğretmiş
zeki
korkusuz

ve çocuktuk...

o kadar çok ağlamıştık ki
hiç ağlamayacakmış gibi yaşadık

ikimiz
birlikte
hiç ağlamadık ne güzel

şimdi tanıdık –ki bizim için tanıdık olmayan bir şey kalmadı hayatta-
bir yol çatalında
elele duruyoruz
ikimizde ağlamaklı değiliz ne güzel

ikimiz de
hala
seni seviyoruz ne güzel
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:01 pm

BÖYLEYMİŞ

Yanarmış yürek böyle
Islak bir yeşil sebebiyle
Kaçarmış insan kendinden
Nereye gittiğini bilmeden
Ağlarmış gizlice
Kurumuş toprağı ıslata ıslata
Severmiş de sevilmezmiş
Yalan da olsa gülermiş
Sebebini bilmeden
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:02 pm

BAŞKALAŞAN AŞK

Adını anmak güzeldi,
dost ağızlarda sana dair cümlelerin
ıslatılması...
Adını anmak...
Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel
avuntularına sırt çevirip senden söz açmak...
Biraz gülünç, biraz sitemkar...
güzeldi...
Adının Türkçedeki yankısı özeldi...

Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı,
Sülalesi Kandilli yoğurtçunun mekanında...
Denize amors durup, yüzüne
cepheden bakmak güneşli bir mavilikte....
güzeldi..

İpe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
yüzünde
Yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi...

Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum
şimdi...
Cümlelerimiz öznesiz...Umursayan yok,
Kanlıca'daki yoğurdu...

ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir
aşkın mührüdür artık...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:02 pm

BENDE SANA YETECEK KADAR BEN KALMADI

Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe da çay tadında....
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında...

Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...

Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde
bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...
... Soğuğun ve karanlığın vehameti!

Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler,
yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!

Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle:

Bende sana yetecek kadar ben kalmadı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:02 pm

BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL

Bizi bilirsin;
avuçla su içmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda...

bizi bilirsin;
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz,
limonla!
tesbih yaparız,
düş kırıklarından..

bizi bilirsin;
ağzının içinde oturmak isteriz
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını...

bizi bilirsin;
yaşamak biliriz,
vademiz dolduğunda
avuçlarında gömülmeyi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:03 pm

KAYIP KENTİN YAKIŞIKLISI

Dokuzunda kayboldu Mayıs'ın,
Cesedi bulundu
Onikisinde...

Kaçırıldığında da
Kaybolduğunda da
Ve cesetken de
Yakışıklıydı..

Amcamdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:03 pm

SUSUŞTU YÜZÜN

bir ufukta bitiyor yüzün
ve başka bir gökyüzü başlıyor
komşu ellerle sarmalanıyorsun
yanıyorsun...

ne kadar övülsen az
avazım çıktığı kadar susuyorum
ismindeki sesli harfleri

mayınlı bir gülümsemeyle
senin karasularında olmak
üstünde ilkbahar bir entari;
sanki
yeniden
eski bir öyküye başlamak...

yüzündeki o billur akşam kahvaltısı
sürgülerken özümü,
ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:04 pm

AŞKIMIZ

Aşkımız iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı;
gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi.

Hiç düşündün mü belkiyi
Belki, eline en yakışan takı benim elim.
Belki de en belli olacak yalan, benim söylediğim...
Belki sen ve belki ben...

Yoksulluk, kirden rengi tanınmayan
bir beyaz tutsaklık...
İnsan kendine iltica edebilir mi?

Ölü olarak ele geçiriliyor en sıcak insan sözleri..
Ve hüznüm bir kamu morgunda işe başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:04 pm

BÜYÜYORUM

Büyüdükçe,
sentetik zamanlara
kangren ayaklar bastım,
izi kaldı
ömrümün...

Kara çaldılar yüzüme
bütün kara parçalarında
elbette
"afrika dahil"
parça başı çalışan
kiralık katildi zaman.

Gülüşüm sivas yangını,
ağlarsam kızma...
ölmek bile
yakışıyor bazı adama..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:04 pm

KARANFİL ÖLÜLERİ

günler güz yanığı
sonsuza giden raylarda gümüş
kum susan çöller gibi
yalana buyruk akıyor
bıkıyor zaman...
senin maviliğinden eser yok
haki yeşil bir yaz
ve tel örgülerde
karanfil ölüleri...

bazı salak kuşlar
konduğu pencerelere tutsak
yalan yanlış konmalara zemin
haki yeşil bir yaz
hasret mavisinde karanfil ölüleri
önünden tren geçen hemzenin hayat
duran zaman
esneyen saatler
amaçsız bir bit yarışı
yürüdükçe uzayan
koştukça beton yollar
ve yollarda
karanfil ölüleri...

limanlarında denizsiz yaşanan
ezan vakti küheylan
kuşluk vakti beyinsiz bir şehir
diken biriktiren bir koleksiyoncu
ve gül kokumsuz çim bahçelerde
karanfil ölüleri...

bezgin çamurlarda
nefsi müdafadır bir tozun direnişi
kimsenin bikinisini çıkarmadığı
haki yeşil bir yaz

ve yarasına işeyen kırık haziran makamında
erotik
karanfil ölüleri...

sormadan konuşan ahmak
yalan değil gölge değil iz hiç değil
sanal bir serinliğe sığınan
çağıl çağıl bir nehir bile değil
çağlayan diliyle ırmamak
ve ırmaklarda
karanfil ölüleri...

yaprağına kırmızı
kıvrımına şarkılar
dallarına suskun bir hayat öpücüğü
ve haki yeşil bir yaz içre yazılan
sıkkın şiirlerde
karanfil ölüleri..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:05 pm

Sana ßakmak

her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
allah’a inanmaktır
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül-mavi

gül-mavi


Mesaj Sayısı : 171
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:06 pm

Islık
senin sesinle başlayan bir ıslık
kehribar kokusu kulaklarımda
nasıl bir nargile yakmak bu fitil gibi
sarhoşlukta...

kim bu öldürücü musikinin
güftesini gömebilir kuytuluğun makamına
yalnız hicazdı felaket efem saatlerinde
kimi görsem göz yarası yüzümde,
kimi duysam
senin sesinden ıslak bir ıslık
ve ben artık her şarkıda
kendime vokal yapıyorum,
yüzüm gözüm ıpıslık...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 144
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 14/08/07

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Empty
MesajKonu: ABLA HIZINA YETİŞİLMİYO YA   Yılmaz Erdoğan Şiirleri Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2007 9:07 pm

abla hızına yetişilmiyo ya harikasın cyclops
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.bilgekaanozkan.tr.cx
 
Yılmaz Erdoğan Şiirleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Sohbet Mekanı :: Diğer :: Şiir-
Buraya geçin: